Politika/Siyaset

Hükmetme Sanatı
Seçilmiş Yazılar

M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış Çinli düşünür Han Fei Zi’nin siyasal düşünceler tarihi içindeki önemi, yakın zamanlarda fark edildi. Şimdi onun Hükmetme Sanatı, Machiavelli’nin Prens’i ve La Boétie’nin Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’i gibi klasiklerle aynı kefeye konuyor. “Antik çağların Machiavellisi…” Çağdaş siyaset düşünce tarihinde Han Fei Zi için kullanılan lakap, bu. O da, büyük İtalyan düşünür gibi, siyaseti anlamak için olgulardan, eylemlerden hareket edilmesi gerektiğini belirtir ve ahlâkı, ahlâki değerleri siyasal alandan dışlar. Ayrıca siyasal iktidar olgusunu düşüncelerinin odak noktasına yerleştirir, özellikle de tek adam iktidarının nasıl işlediğini ve varlığını nasıl sürdürdüğünü açıkça gözler önüne serer. Bu bakımdan Han Fei Zi, en az Machiavelli kadar, güncel bir düşünürdür.

Fırsat Eşitliğine Karşı
Eşitlikçi Bir Bildiri

Fırsat Eşitliğine Karşı, adının açıkça ifade ettiği gibi, “fırsat eşitliği” yaklaşımını reddederek, gerçek (veya derin) bir eşitliğin gereğini ve ahlâkını savunuyor. Fırsat eşitliği kavramının, sadece biçimsel ve meritokratik (liyakatçi), dolayısıyla sınırlı bir ufku olduğunu anlatıyor. Alt başlığının (Eşitlikçi Bir Bildiri) açıkça ifade ettiği gibi, genel olarak eşitlik fikrinin siyasal, toplumsal ve insani önemini anlatmaya çalışan bir kitap bu.

’78 Kuşağı
Bir Hafıza Topluluğu

’78 Kuşağı - Bir Hafıza Topluluğu, Türkiye’de 1970’li yılların siyasal ve toplumsal hayatının deneyimini, 12 Eylül darbesinin etkilerini, devrimci hareketin zihniyet mirasını, bellek çalışmalarının merceğiyle analiz ediyor. “Nostalji ve melankolinin gelgitlerinden” geriye kalana bakıyor. Melike Işık Durmaz, derinlemesine görüşmelerin yanı sıra biyografi, otobiyografi ve nehir söyleşilere de dayanarak, ’78 kuşağının nasıl kendisini bir hafıza topluluğu olarak kurduğunu anlatıyor. Devrim beklentisi, adanma, yoldaşlık etiği… Ölümle, kayıplarla yüzleşme… Onların bir kuşak bilinci ve kimliği edinmelerini sağlayan asli deneyim olarak 12 Eylül…

Yanımdasın

12 Eylül 1980 darbe rejimi altında insanlara yapılan işkence ve eziyet, olabildiğince belgelendi, anlatıldı - ne kadar anlatılsa az… Tutuklanan, işkence gören, hapsedilen “siyasiler”in deneyimleriyle ilgili az çok bir birikim oluştu. Peki ya onların yakınları, aileleri? Onlar bu zulmü nasıl yaşadılar? Yanımdasın’da Ömer Babacan, 12 Eylül döneminde devrimci olarak gözaltında ve hapisteyken, annesinin, babasının ve kardeşinin bu deneyimi nasıl yaşadığını aktarıyor. O kâbusu, annesinin, babasının, kardeşinin gözünden, dilinden okuyoruz. Nasıl haber almaya çalıştılar, ne korkular geçirdiler, ne düşündüler, günlük hayatlarına nasıl katlandılar? Ve nasıl hep dimdik, oğullarının, kardeşlerinin yanında oldular…

Yunanistan'da Milli Mitoslar

Herkül Millas, Yunanistan’da Milli Mitoslar’da, günümüz Yunanistanı’nda canlı biçimde var olan bazı mitosları çıkış kaynaklarından hareketle incelerken, aynı zamanda genel olarak insan toplumlarında mitosların yeri ve işlevini de ele alıyor. Tarihyazımından siyasete, kültürel yaşamdan yasalara ve eğitime kadar hemen her alanda yaygın ve etkili olan mitosların, bir “yalan”dan veya “doğru olmayan bir hikâyeden” “birleştirici bir toplumsal anlatıya” nasıl dönüştüğünü gösteriyor.

Aziz İnsanlık
Okumalar, Değinmeler

Aziz İnsanlık'ta İlhami Algör'ün kitaplardan yola çıkıp bir metnin diğer metinlerle, yazarlarla ve okurlarla kurduğu ilişki üzerine düşünen yazıları bir araya geliyor. Bu yazılar, politikadan gündelik hayata, sinemadan tarihe geniş bir alana da uzanıyor sıklıkla. Kitapların temas ettiği her şeyle bir ilişki kuruyor. Böylece, düşünceyle gündelik hayat arasındaki alışverişin sanılanın aksine daha kuvvetli olduğunu gösteriyor: Üstelik sıkıcı olmadan, hayatın dışına, teoriye taşmadan, bir ayağını hep sokağın içinde tutarak...

Postkolonyalizm
Çok Kısa Bir Giriş

Postkolonyalizm, sömürgecilik karşıtı mücadeleyi farklı bir bakış açısıyla, bugüne uzanan bir izlekte inceliyor; Batı egemenliğinin eski ve yeni görünümlerini eleştirel bir gözle ele alıyor. Sömürgeciliğe karşı mücadelenin hem tarihini hem temel tartışmalarını ortaya koyarken dünya düzenine dair düşüncelerimizi de yeni bir perspektife yerleştiriyor. Robert J.C. Young; ezilen, hor görülen, baskı altında yaşayan kadınların, yurtlarından edilmiş mültecilerin, kendi toplumları içinde en küçük düşürücü şekillerde yaşamaya mahkûm edilenlerin, kültürleri ve yaşam alanları yok edilen yerli halkların, işgal altında yaşayan Filistinlilerin hayatlarına dokunuyor.

Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak
Hasan Alıcı ile 1970'lerde Kars'ta Devrimci Mücadele

“Komünistler Kars kalesine kızıl bayrak çektiler.” Bu efsane, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde ve sonrasında, “komünizm tehlikesi”nin ülke çapındaki simgelerinden biri olmuştur. Kars kalesine kızıl bayrak çekildiği yoktu, fakat Kars Türkiye’de devrimci sosyalist hareketin en güçlü olduğu yerlerden biriydi. Buna karşılık, bu Kars deneyiminin hikâyesi hemen hiç anlatılmamıştır. Emin Karaosmanoğlu, 1970’ler Karsı’nda anti-faşist mücadelenin başını çekenlerden Hasan Alıcı’yla söyleşisinde, bu açığı kapatmaya dönük önemli bir adım atıyor. Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak, 1970’ler Karsı’na dair canlı tablolar çizerken, dönemin sol hareketinin cesur bir muhasebesini de yapıyor. Meşruiyet kazanarak kitleselleşmenin etkileyici başarıları yanında, “acemilikleri”, farkındalık eksikliklerini de göz ardı etmiyor. 12 Eylül rejimi altındaki hapishane deneyimi ve bu arada tarih değerde bir işkence belgesi de yer alıyor bu anlatıda.

Kiske Kuşunun Peşinde
Katamizeler (1835-1981)

Kiske Kuşunun Peşinde, 93 Harbi’nin ardından 1878 ile 1882 yılları arasında Batum’dan yola çıkıp Ordu’ya göçen, üç kuşak boyunca kaostan düzen ve refah çıkarmaya çalışan Çürüksulu bir Gürcü muhacir ailesinin hikâyesini anlatıyor. Katamize/Özel ailesinin o tarihten bugüne uzanan yüz elli yıllık geçmişini. Ordu şehriyle yakın kırsalı arasında her kuşakta yeniden hareketlenen, bozulan ve tekrar kurulan hayatlar…

Ateizmin Ruhu
Tanrısız Bir Maneviyata Giriş

“Tanrı olsun olmasın, sayılamayacak kadar vahşet var. Bu, bize din üzerine değil, ne yazık ki insanlık üzerine bir şeyler öğretiyor.” Dinden vazgeçilebilir mi? Tanrı var mıdır? Ateistler maneviyatı reddeder mi? André Comte-Sponville, Ateizmin Ruhu’nda bu soruları açık yüreklilik ve cesaretle yanıtlıyor. İlahiyatçıların ve felsefecilerin Tanrı’nın varlığına dair sunduğu kanıtları ele alıp kendi ateizminin temellerini ortaya koyuyor. Laiklik, sevgi ve hoşgörünün insanları birleştirecek asli zemin olduğunu savunuyor, bizi kendi varlığımızda hakikati bulmaya çağırıyor. Düşünür, manevi yaşama da bu dünyaya da açık, sorgulayan, insani değerlere ve sevgiye kök salmış, adaleti ve merhameti temel alan bir ateizmi savunuyor.

Sosyalist Feminizm
Yeni Bir Yaklaşım

Frieda Afary, Hegel’den Butler’a çok geniş bir düşünce hazinesinden yararlanarak günümüzün meselelerini, otoriter sağ popülizmi, kadın düşmanlığını, homofobiyi, ırkçılığı birlikte ele alabilecek bir sosyalist feminizmin ana hatlarını çiziyor. Bugün içinde yaşadığımız felaketlerin kapitalizmin egemen kıldığı yabancılaşmış emek olgusuyla bağlantılarını kuruyor ve nesnel ile öznel arasındaki mesafeyi kapatıyor.

Siyasi Düşünce Tarihi
Çok Kısa Bir Giriş

Richard Whatmore, teori ve eylem arasındaki ilişkiyi değerlendirerek siyasi tarihin karşı karşıya kaldığı temel soruları, tartışmaları, ona yöneltilen eleştirileri ve bunların neden önemli olduğunu ele alıyor. Marx’tan Koselleck’e, Strauss’tan Foucault’ya, Skinner’dan Pocock’a birçok teorisyenin yaklaşımını inceliyor, tarih bilgisinin bugünün siyasetini anlamak için ne kadar elzem olduğunu vurguluyor.

Sahraaltı
Siyaset ve Yaşam

Sahraaltı’ndaki 49 ülkenin bağımsızlıklarından günümüze kadarki siyasi tarihlerine -dolayısıyla söz konusu ülkelerdeki yaşama da- ana hatlarıyla odaklanan Sahraaltı - Siyaset ve Yaşam daha ziyade kulaktan dolma bilgilerle tanınan Afrika kıtasına ilişkin bambaşka bir pencere açıyor.

İbn Haldun
Metodu ve Siyaset Teorisi

İbn Haldun, 14. yüzyılda modern sosyolojinin ve tarihçiliğin, hatta iktisat biliminin öncülerinden olduğu ileri sürülen, devlet ve siyaset teorisinde Machiavelli’ye “eş koşulan” bir düşünür. Ümit Hassan’ın, İbn Haldun’un büyük klasiği Mukaddime’sinin özütünü çıkardığı bu eseri de, çağdaş literatürde bir klasiktir. Hassan, Mukaddime’yi ve onun kilit kavramlarını, hadariler (yerleşikler)-bedeviler çelişkisini, toplumsal birlik bağını anlatan asabiyye’yi, zevkli üslûbuyla, eleştirel bir analize tabi tutar.

Osmanlı-İran Sınırında Devlet ve Toplum
Caf Aşireti ve Nasturî Cemaati (1839-1914)

Fasih Dinç, Osmanlı-İran Sınırında Devlet ve Toplum kitabında aşiretler, cemaatler,sınır ve yerel elitler gibi kavram ve olgular üzerinden esasen bu dönüşümün dinamiklerini inceliyor. Osmanlı’nın İran sınırındaki iki önemli toplumsal grupla, Caf aşireti ve Nasturî cemaatiyle ilişkisinin hem bir modernleşme programı bağlamında iç dinamiklerle hem de 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başına bir dizi önemli dış dinamikle beraber dönüşümünü ele alıyor.İdare tekniğinin değişimiyle sınır algısının nasıl dönüştüğünü gösterirken devlet-toplum ilişkilerine de bu dürbünden bakabilen önemli bir çalışma.

Asiler Devri
İmparatorluk Cephelerinde İsyancılar, İhtilalciler ve Çeteciler

İmparatorlukların yıkılıp ulus-devletlerin kurulduğu 20. yüzyıla varan süreçte Osmanlı, Habsburg, Romanov ve Kaçar imparatorluklarının sınırlarına büyük bir hareketlilik hâkimdi. Kalıplaşmış siyasi hayat baştan aşağıya değişiyordu. Asiler Devri, bu süreçte Balkanlar’dan Kafkasya ve Ortadoğu’ya uzanan geniş bir coğrafyayı şiddet yoluyla şekillendiren eşkıyaların, isyancıların, çetecilerin ve eylemcilerin izini sürüyor. Ramazan Hakkı Öztan ve Alp Yenen’in derlediği bu çalışma, Kafkas eşkıyalar ile Balkan devrimcilerin, İranlı çeteciler ile İttihatçıların kurulu düzeni ihlal etmelerine yol açan koşulları ve eylemlerinin sonuçlarını, çeşitli vakalar üzerinden tarihsel ve biyografik yaklaşımlarla ele alıyor.

Sokakta Siyaset
Türkiye’de Protesto Eylemleri, Protestocular ve Polis

Elinizdeki kitap İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Adana, Mersin’den farklı saiklere ve taleplere dayanan deneyimleri gözleyerek, Türkiye’de sokak siyasetinin “doğasını” araştırıyor. Protestocuların toplumsal profili nasıl çizilebilir? Ne istiyorlar? Eylem repertuarı nasıl biçimleniyor, nasıl çeşitleniyor? Polisin eylemlere ve eylemcilere bakışını, zihniyet ve davranış kalıplarını da göz ardı etmiyor çalışma. Karşılıklı geliştirilen stratejileri sokak siyasetinin bir dinamiği olarak ele alıyor. Ayşen Uysal bu kapsamlı incelemesiyle sokak gösterilerini ve protestolarını hem anlamaya katkıda bulunuyor hem de onları meşru ve “normal” bir siyasal-toplumsal faaliyet olarak kabul etmeye...

Halk İçin Kapitalizm Rehberi
Marksist İktisada Giriş

İsmail Ferhat Çekem'in çevirdiği, Hadas Thier tarafından kaleme alınan Halk İçin Kapitalizm Rehberi, Marksist kavramlara bir giriş niteliğinde olmanın ötesinde, radikal bir ekonomi kuramına dayanarak tam da bu sorulara herkesin anlayacağı yanıtlar öneriyor.

AKP-101

H. Bahadır Türk, AKP hakkında hep bildiğimizi zannettiklerimiz ve AKP iktidarının onunla alakasız gibi görünen şeylerle bağlantısı üzerine konuşuyor. Ciddiyetle ama neşeyle.

Cumhuriyet'in Doğuşundan AKP'ye Türkiye'de Din Siyaseti

Ceren Lord bu kitapta, Türkiye’nin kuruluşundan itibaren bir ulus-devlet oluşturulması amacıyla İslâm’ın nasıl kullanıldığını, İslâmî seferberliğin devlet eliyle ve devlet aygıtları yoluyla nasıl güçlendirildiğini anlatıyor.

Denge Oyunu
İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Dış Politikası

Nazi-Sovyet Saldırmazlık Antlaşması’nın imzalandığı, Fransa’nın birkaç hafta içinde çöktüğü, Mihver güçlerinin hızla ilerlediği bir dönemde bağımsızlığını yakın zamanda kazanmış Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemek için büyük bir gayret gösterdi. Denge Oyunu, iktisadi ve askerî açıdan eli zayıf olan Türkiye’nin bu dönemde nasıl bir dış politika izlediğini oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.

Yüz
Cumhuriyet Tarihinden 100 Portre

Yüz, 2023’te 40. yılını kutlayan İletişim Yayınları’nın yayınevi içinde ve dışında kolektif biçimde iş yapma anlayışının parlak örneklerinden: Tanıl Bora ve Kıvanç Koçak’ın derlediği, 38 farklı yazarın katkı koyduğu, her yazarın kendi üslubunu/bakış açısını içeren kitap 100 özgün ve kısa portre üzerinden 100 yıllık Cumhuriyet’in seyrine bir bakış sunuyor.

"Bu soyadı alınmamış ise..."
Ulus İnşası ve Soyadları

Soyadı “siyaseti”, milli kimlik inşasının bir aracı. Meltem Türköz, kitabında öncelikle “soyadlandırmanın” bu yönüne odaklanıyor. Türk kimliğinin inşasında ve asimilasyon stratejilerinde Soyadı Kanunu’nun işlevini inceliyor. Gayrimüslim ve “yabancı” sayılan isim-soyadların durumuna ve Kürtçe isim meselesine değiniyor.

Kültürün İktidarı
Siyasal Teoloji ve Kültürel Egemenlik

Ali Fuat Bilkan, Kültürün İktidarı’nda ehvenişer bir karamsarlıkla İslâm siyaset teolojisinde iktidarın meşruluk kaynağına dair tartışmaların “nass” üzerinden kadirimutlak kanun koyucuyla belirleyici bir nitelik kazandığı sürecin tahliline girişiyor.